"Bir şeyi yeni onarmış ve dengeye oturtmuşken, bu "salmak" ve "bırakmak" acaba neye yönelik bir tepki?"
Zaten en zorunu başarmış, yıllardır veremediğiniz kiloları bir şekilde vermeye başlamış olabilirsiniz. Bu durum sizi sevindiriyordur, mutlu ediyordur, heyecanlandırıyordur. Şeytanın bacağını bu sefer kırmışsınızdır. Olumlu duygular hissetseniz de bu kilo verme süreci belki de hiç kolay olmamıştır. Bir sürü zaman, para ve emek harcanmıştır. Belli bir kilo verip sonra tekrar geri kilo almaya başlamışsınızdır. Ama bu sefer farklıdır gözünüzde. "Hedefe" az kalmıştır ya da bu sefer her şey tıkırında gidiyordur. Zamanında cefa çekmişken şimdi sefası sürülmesin mi diyor olabilirsiniz. "Elde ettim işte istediğim kiloyu. Verdim. Şimdi dilediğim gibi yaşama zamanı ." mı diyorsunuz?
Bir şey inşa etmişken, bir yapı ortaya koymuşken "hiçbir şey düşünmek istemiyorum", "aklıma geldiği gibi yiyip içmek istiyorum", "hayatın tadını sürmek istiyorum" diyor olabilirsiniz. Fakat bir şeyi yeni onarmış ve dengeye oturtmuşken, bu "salmak" ve "bırakmak" acaba neye yönelik bir tepki? Neye karşı bir direnç? Neyden ne kadar yemeniz gerektiğini biliyorsunuz. Neyin fazlasının, kilo fazlası olarak geri döneceğini de biliyorsunuz. Hatta olumsuz duyguların yeme davranışınızı etkilediğini de biliyorsunuz. Peki tüm bu "bilmelere" rağmen neden bilmiyormuş gibi umursamama isteği?
Umursamak, bakmak, ilgi göstermek, bakım vermek o şey ile ilişki içinde olmayı, o şey ile bağ kurmayı gerektirir. O "şeyi" zihinde taşımak icap eder. Bu ilişkisellik ve bağ içinde o şey ile tüm iyi-kötü yönleri, tüm olumlu olumsuz hissettirdikleri ile varolabilmek gerekecektir. Tüm bunlar da beraberinde belli sorumlulukları, görevleri akla getirecektir. Örneğin açlık duygunuzu takip etmek, o açlık duygusunun gerçek fiziksel açlık mı yoksa duygusal açlık mı olduğuna karar vermek, eğer gerçek açlık ise bu ihtiyacı gidermek için uygun içeriği oluşturmak ve gözetmek gerekecektir. Tek tip değil, çeşitli ve faydalı besin arayışında olunacaktır. Tüm bunları yürütebilmek için bedendeki semptomları ve ruh halindeki değişiklikleri izlemek , takip etmek gerekecektir. Yani kişinin kendine yakınlaşması, kendi ile olabilmesi, kendi ile arasına başka şeyleri koymaması gerekecektir. Kendi ile arasına başka bir şey koyması kişinin ne hissettiğini, neye ihtiyaç duyduğunu, ne düşündüğünü, deneyimlediği şeylerin onun için anlamının ne olduğuna yönelik mesafe almasına neden olur. Aşırı yemek, aşırı çalışmak, aşırı alkol... kişinin kendisi ile arasına koyduğu şeylerdir. Böylece kendi ile ilgili düşüneceği bir şey olmaz. Kendi ile ilgili düşünmeyi erteler.
Kişinin kendisi ile ilgili düşünmemesi, kendine ait konularla ile ilgili sorumluluk almamasına yol açabilir. Buradaki sorumluluklardan kasıt kişinin kendine sahip çıkması, psikolojik ve fizyolojik ihtiyaçlarını gidermek için aktif olması demektir. Aksayan sorumlulukların giderilmesi için devreye başkaları girer. İlk bakışta konforlu bir şey gibi dursa da başkalarının sorumlulukları üstlenmesi, söz hakkının sorumlulukları üstlenen kişiye verilmesine sebep olabilir. Bu da kişiyi "Çocuk"su bir konuma koyar. Olaylar karşısında pasif kalmasına sebep olur. Diğer insanlar bu durumda artık her konuda müdahale, karışma hakkını elde ettiklerini düşünür. Çünkü kendilerince karışmazlarsa iyi olma hali sağlanamayacaktır. "Sen yine mi kilo aldın?", "Bunu yemek nereden çıktı, şimdi bu saatte yemek olur mu?", "onu yemek sana uygun değil" duyduğunuz cümlelerdir belki. Gerçekten sizin iyiliğinizi düşünüyor olabilirler ama gözleri sürekli üstünüzdedir. Çünkü siz kendi üzerinizden kendinizi izlediğiniz gözlerinizi çekmişsinizdir. Kendinize bakım vermeyi aksatmanın olumsuz getirileri hissedilir olmuştur.
Bunları tersine çevirmek için de bedenimin, psikolojimin benden ihtiyacı nedir? Neleri yok sayıyor, neleri kontrol dışı-düşünmeden yapıyorum diye sorabilirsiniz. Vereceğiniz cevaplar kendiniz ile ilgili harekete geçmeniz gereken noktalar açısından size çağrıda bulunacaktır.
Dünyanın hiçbir kilo verme tekniğinde "artık düşünmem gereken bir şey yok" durumu yok ne yazık ki. Hayattaki başka koşullar ve durumlar için de aynı şekilde... Şuan iyi gelen bir şey ileride iyi gelmeyen, “çalışmayan” bir yöntem haline gelebilir. Zaman geçtikçe, yaş aldıkça ötelenen görmezden gelinen ihtiyaçlar bir başka ihtiyacı etkileyebilir. Yaşamın bir ritmi ve dinamiği var. Kararlarımızı, ihtiyaçlarımızı izleyen, revize eden ve zaman zaman dönüştüren olmamız gerekiyor. Bu herkes için geçerli olan bir yaşama hali...
Comments